9 Şub 2009

Rakiplerimizin en az üç sene önündeyiz

Rakiplerimizin en az üç sene önündeyiz

Süreyya Ciliv'den çok tartışma çıkaracak sözler: Turkcell'e rakip olsam ben de çok zorlanırdım. İşte Ciliv'in yeni hedefleri..


Burak Mavi, CNBC-e Business

3.2 milyar dolarlık nakit varlığıyla krizin en güçlü şirketi Turkcell, 2009'da yapacağını açıkladığı 1.2 milyar dolarlık yatırımları nedeniyle farklı sektörlerden pek çok şirketin de kriz dönemindeki umut kapısı... Geçen sene “Dünyanın en başarılı teknoloji şirketleri” listesine 25'inci sıradan giren Turkcell'in CEO'sunun ise uzun vadede daha büyük bir hedefi var: En geç 10 sene içinde ilk üçe girmek.

BAZEN korku, problemin kendisinden daha büyük olabiliyor. Özellikle de kriz dönemlerinde... Ancak iyi konumlanmış, güçlü pozisyondaki şirketlerin bu tip krizlerden her zaman kârlı çıktığı da kesin. Şirketi olası bir krize karşı hazırlamak, nakit pozisyonunu ve pazar hakimiyetini güçlendirmek ise CEO'nun işidir. Bu açıdan bakıldığında Türkiye'de ekonominin giderek yavaşlaması ve krizin daha da derinleşmesinin beklendiği 2009'un hemen başında iki CEO dikkati çekiyor: Süreyya Ciliv ve Coşkun Ulusoy.

Zira bu ikilinin yönettiği şirketlerde son durum şöyle: CEO'luğunu Coşkun Ulusoy'un yürüttüğü Oyak Grubu'nun kasasında 3.5 milyar dolar nakit var. Ancak grubun uzun ve kısa vadeli borçları ile grup şirketlerinin faaliyet gösterdiği otomotiv ve demir çelik gibi sektörlerdeki daralmanın, Ulusoy'un elini nispeten zayıflattığı bir gerçek. Turkcell CEO'su Süreyya Ciliv'in kontrolündeki kasada ise 3.2 milyar dolar bulunuyor. Turkcell'in uzun ve kısa vadeli borçları nakit ve benzeri varlıklarının yanında oldukça küçük. Faaliyet gösterdiği telekomünikasyon sektörü ise krizde bile büyüyebileceği yönünde güçlü sinyaller veriyor.

Böyle bakıldığında Süreyya Ciliv için krizin en güçlü CEO'su demek yanlış olmaz. Ancak ne kadar hazırlık yaparlarsa yapsınlar, bu kriz de öncekiler gibi tüm CEO'ları ciddi bir şekilde test edecek. Peki, kritik sınav için Süreyya Ciliv'in oyun planı ne?

Bu sorunun cevabı, binlerce Turkcell yatırımcısının dışında şirketin ekosisteminde yer alıp kazanç sağlayan 35 bin 700 kişiyi ve ailelerini de ilgilendiriyor. Turkcell'in geçen yıl düzenlediği kampanyalarla 1 milyondan fazla Genç Turkcell üyesini yönlendirdiği mağazalar, fastfood restoranları ve sinemaların da aralarında bulunduğu yüzlerce işletme ile çalışanlarını da bunlara ekleyebiliriz. En büyük reklamveren şirket olması nedeniyle onlarca medya kuruluşunu ve en büyük gelir kalemleri arasında sponsorluk desteklerinin yer aldığı spor kulüplerini de saymadan geçmek olmaz...

KRİZDE YATIRIM ATAĞI
Süreyya Ciliv, bu yıl cesaret isteyen bir oyun planını devreye sokmaya hazırlanıyor. En kestirme tabirle yatırım atağı başlatıyor: “2008'i 600 milyon dolar civarında bir yatırımla kapattık. Bu yıl üçüncü nesil ihalesiyle birlikte yapacağımız yatırım, bunun en az iki katı olacak. Biz bu ihaleyi uzun zamandır bekliyorduk. Yatırımlarımızın tahminen yarısı üçüncü nesil ile ilgili olacak. Kriz şartlarını ciddiye alıyoruz, fırsatları da tabii... Şirketimizi dikkatli ve dengeli bir şekilde yönetmeye çalışıyoruz. Yatırım planımızı da krizin gerçekleri ve şirketimizin gerekliliklerini hesaba katarak yaptık. Şirketimizi tehlikeye düşürecek şekilde ölçüyü kaçırmamaya dikkat edeceğiz.”

“ŞİRKET SATIN ALABİLİRİZ”
Turkcell'de geçirdiği iki yılın sonunda gelirlerin yüzde 30 arttığına dikkat çeken Ciliv, “Çağrı merkezi haricinde çalışan sayımız neredeyse sabit kaldı. Her sene verimlilikte ciddi bir artış yarattığımızı görüyorum. Şu anda az, öz ve herkesin çok önemli olduğu bir Turkcell var. Şimdi işlerimizi daha da büyütmeyi planlıyoruz” diyor. Ciliv, planladığı büyümenin büyük ölçüde organik olacağını ancak uygun şartlar oluşursa şirket de satın alabileceklerini söylüyor: “Bizim uluslararası büyüme konusuna odaklı, dünyada çeşitli kriterlere uygun şirketleri takip eden bir ekibimiz var. Ekibimiz şu anda bazı şirketleri takip ediyor ve eğer uygun şartlar oluşursa satın alma gerçekleştirebiliriz.” Bu takip sonucunda Turkcell geçen ay, Makedonya'da faaliyet gösteren Cosmofon şirketini satın almak üzere bağlayıcı olmayan bir teklif verdiğini duyurmuştu.

İSTİHDAMI ARTACAK
Diğer yandan şirket yapacağı yeni yatırımlarla birlikte istihdamını da artırmayı planlıyor. Ciliv, “2009 kolay bir yıl olmayacak. Aynı zamanda bizim için ciddi bir yatırım dönemi olacak. Şu bir gerçek ki şirketler ancak kazandıkları kadar istihdamını büyütebilir. Bizim istihdamımızı artırmak için çok ciddi bir potansiyelimiz var. Turkcell'in gelirlerinin yükselmesi, işinin büyümesi, istihdamının da artması demek. İşimizi büyütmeyi becerebilirsek o zaman daha fazla gencimize iş imkânı yaratabiliriz. O yüzden ben de bu kriz döneminde 10 kat daha fazla sorumluluk hissediyorum” diyor.

İstihdam potansiyellerini Erzurum'da kurdukları çağrı merkezi üzerinden açıklıyor Ciliv. İki yıl önce 50 kişiyle başladıkları çağrı merkezinde şu anda 1000 kişinin çalıştığını söylüyor. Adı tarım ve hayvancılıkla özdeşleşmiş Erzurum'da bugün dünya çapında bir çağrı merkezi üssü olma planlarının yapıldığından söz ediyor: “Erzurum'daki çalışanlarımızdan çok memnunuz. Gerçekten becerikli, yaratıcı, verimli ve şirketlerine çok bağlı insanlar. Biz Erzurum'dan aldığımız güven ve tecrübeyle Diyarbakır'da da çağrı merkezi açtık. Dört buçuk ayda 1000 kişinin çalışabileceği bir tesis kurduk. Şu anda Diyarbakır'da 400 kişi çalışıyor. Sene sonuna kadar bu rakamı 1000'e çıkarmayı hedefliyoruz.”

KENDİ KAZANIYOR PARTNERLERİNE DE KAZANDIRIYOR
Turkcell'in mutlak gücünün en önemli parçası, birlikte iş yaptığı partnerleri. Halihazırda irili ufaklı 202 tane partneri bulunan Turkcell'in yeni yatırımları, şirketi olduğu kadar onları da ilgilendiriyor. Ciliv, “Yapacağımız yeni yatırımlar çok sayıda partnerimize de yeni iş alanları açacak” diyor. Şirket bugüne kadar partnerleriyle ortaklaşa gerçekleştirdiği iş hacminin büyüklüğünü hiç dile getirmedi. Bu konuda gönüllü olduğunu söylemek de hayli zor. Ancak kaba bir hesapla yaptığı katkının boyutları hakkında bir tahmin yürütmek mümkün. Geçen yılın ilk üç çeyreklik sonuçlarına göre şirket, gelirinin yüzde 14'ünü “katma değerli servisler”den elde ediyor.

Bu da yaklaşık 350 milyon TL'ye denk geliyor. Turkcell'in çalışma modeline göre şirketin partnerleriyle gelirleri yarı yarıya paylaştığı söylenebilir. Bu da bir anlamda partnerlerin de bu iş modeli sayesinde 9 ayda 350 milyon TL civarında ciro yaptığı anlamına geliyor. Süreyya Ciliv, üçüncü nesil yatırımlarıyla birlikte katma değerli servislerin Turkcell'in geliri içindeki payının daha da artacağını söylüyor. Bu da partnerlerinin daha büyük cirolar elde edeceğine yönelik güçlü bir işaret.

ŞİRKETLERE GENÇ TURKCELL KATKISI
Turkcell 15 milyon üyesiyle Türkiye'nin en büyük gençlik kulübü olan Genç Turkcell'e sahip. Ve bu kulüp, son yıllarda şaşırtıcı ölçüde büyük bir pazarlama alanı haline geldi. Düzenlenen kampanyalara ilgi gösteren milyonlarca kulüp üyesi, sinemalara, mağazalara ve fast food zincirlerine akın ediyor ve doğal olarak şirketlerin iş hacimlerine azımsanamayacak bir katkı sağlıyor. Örneğin geçen yıl düzenlenen Genç Turkcell sinema kampanyası dahilinde üyeler yaklaşık 4.5 milyon defa sinemaya gitti. 2 milyon 250 binden fazla sinema bileti üyelere ücretsiz dağıtılırken, bu yolla 51 ildeki 186 sinema salonunda 18 milyon TL'lik fayda sağlandı. Sadece bu değil, McDonalds kampanyasıyla bir yılda 6.4 milyon ücretsiz menü verilmiş. Kampanyadan yararlanan üye sayısı 1 milyon 380 bin, sağlanan toplam fayda ise 45.6 milyon TL. Kulübün düzenlediği giyim kampanyasında ise aralarında Mudo, Mavi Jeans, Koton gibi markaların yer aldığı 13 marka ile işbirliğine gidilmiş. Mağazalarda sağlanan toplam fayda 26 milyon TL.

Süreyya Ciliv, “Bu alanda çok büyük bir potansiyel olduğunu düşünüyorum. Şu an bahsettiğimiz rakam yılda 120 milyon TL civarında. Ancak bu bizim için çok küçük bir rakam. Gerçekten çok geniş ve kaynak sahibi olan bir müşteri kitlesine sahibiz. Ben bunun 10 katına kadar çıkabileceğini düşünüyorum. Şu anda da müşterilerimize avantaj yaratmak için bizim pazarlama ekiplerimiz şirketlerle birlikte çalışmaya devam ediyor. Ağırlıklı olarak onlardan bize gelen teklifleri değerlendiriyoruz” diyor.

“PAZARLAMA BÜTÇEMİZ KRİZDE DE DÜŞMEYECEK”
Şirketin 2009 yılına ilişkin pazarlama bütçesi de merak edilen bir başka konu. Süreyya Ciliv, “2007'de satış pazarlama giderlerimizin toplam gelirdeki oranı yüzde 18'di. Geçen yıl bu oran yüzde 19 civarında gerçekleşti ve 2009'da da aynı seviyede olacağını tahmin ediyorum. Harcamalarımızda herhangi bir düşüş söz konusu değil” diyor. Turkcell tüm sponsorluklarını ve reklam harcamalarını satış ve pazarlama bütçesi üzerinden gerçekleştiriyor. Aslında şirket bırakın pazarlama bütçesini daraltmayı, uygulamaya koyduğu yeni sponsorluklarla birlikte bunu daha da artıracak gibi görünüyor. Şirket son olarak adını verdiği Turkcell Süper Lig'de 14 Anadolu kulübüne verdiği sponsorluk desteğini artırma kararı aldı. Bunun yanında en çok gol atan futbolcuya ve milli takıma en çok oyuncu gönderen futbol kulübüne de 100'er bin dolarlık destek sağlayacağını açıkladı. Açıkçası Ciliv'in yeni oyun planı, kriz dönemlerinin alışılagelmiş CEO stratejilerinin çok uzağında. Ancak anladığımız kadarıyla bu planın arkasında hesapları iyi yapılmış bir strateji ve Ciliv'in belki de ilk kez dillendirdiği bir hedefe ulaşma gayreti var. İsterseniz bu noktada yeniden başa dönelim: Turkcell krize bu kadar güçlü bir konumda girmeyi nasıl başardı?

TURKCELL'İN NAKİT VARLIĞI NEDEN BU KADAR YÜKSEK?
Süreyya Ciliv yakın zamana kadar “Turkcell'in nakit varlıkları neden bu kadar yüksek” diye eleştirildiğini söylüyor. Cevabı da kendisi veriyor: “Aslında nakit pozisyonumuzu güçlü tutmak bizim için bir kriz yönetimi değildi. Turkcell kurulduğundan beri bu kültür hep vardı. Biz evvelden beri şirketimizi doğru yönettiğimiz için kriz döneminde de kendimizi kuvvetli bir konumda bulduk” diyor. Aslında yatırımcı da Turkcell'in güçlü pozisyonunu bir yerde tasdik etti. Geçen yıl Turkcell'in de içinde bulunduğu İMKB-100 Endeksi yüzde 52 oranında değer kaybederken, Turkcell hisselerindeki değer kaybı yüzde 29 ile sınırlı kaldı. Hiç şüphesiz değer kaybının sınırlı kalmasında Turkcell'in nakit varlıklarının yanı sıra şirketin güçlü operasyonel performansı da etkili oldu.

Turkcell'in 2008'in 12 aylık bilançosu da bu ayın sonunda açıklanacak. Süreyya Ciliv bu yüzden şirketinin performansını üçüncü çeyrek verileri üzerinden değerlendiriyor: “2008 bizim için biraz yavaş başladı ama performansımızın giderek yükseldiği bir yıl oldu. Yaşanan küresel zorluklara rağmen 2008 yılının üçüncü çeyreğinde elde ettiğimiz finansal ve operasyonel sonuçlardan memnunuz. Gelirlerimiz yüzde 10.2 artarak, 2 milyar 458 milyon TL'ye ulaştı. Net kârımız da geçen yılın aynı dönemine göre yüzde 39.7 artışla 728 milyon TL olarak gerçekleşti. 972 bin 500 abone ile 2008'in en yüksek net abone alımını gerçekleştirdik. Net abone sayımız yurt içinde 36.3 milyona ulaşırken, yurt dışı operasyonlarımızla birlikte toplam müşteri sayımız 60 milyona yaklaştı.”Şirketin abone başı bileşik ortalama geliri de (ARPU) üçüncü çeyrek itibariyle yüzde 4'lük artışla 20.6 TL'ye yükselmiş görünüyor.

“RAKİPLERİMİZDEN EN AZ ÜÇ SENE ÖNDEYİZ”
Süreyya Ciliv'in kriz döneminde yatırıma kalkıp, istihdamını artırma kararı almasının temelinde önemli bir gerekçesi var. O da Ciliv'in Turkcell'in sektördeki güçlü konumunu geçmişte yaptığı yatırımlara bağlıyor olması: “Bugüne kadar rakiplerimizin her birinin ortalama iki katı yatırım yapmışız. Baz istasyonları, santraller gibi altyapı kriterlerine bakarsanız rakiplerimizden en az 3-4 sene öndeyiz. Bazı insanlar gayet iddialı şekilde konuşuyor. İşin bir pazarlama kısmı, bir de gerçekleri var, o da yatırım... Sonuçta yapılan yatırım, servis kalitesi, kapsama alanı ve teknoloji servislerinde fark yaratıyor. Dolayısıyla insanlar Turkcell'i sadece ismi yüzünden sevmiyorlar. Bizim kendimize güvenmemizin arkasında bu da var.”

Ciliv, yapacakları yeni yatırımlarla rakipleriyle aralarındaki farkı daha da açmayı planladıklarını söylüyor. Ciliv'in tezini doğru kabul edersek rakip operatörlerin mevcut durumda pazar lideri olabilmesi için Turkcell'in dramatik bir hata yapması gerekiyor. Haklı olabilir mi? Turkcell'in numara taşınabilirliğinde gösterdiği performans Ciliv'in söylediklerini destekliyor mu?

“NUMARA TAŞINABİLİRLİĞİ KEŞKE DAHA ÖNCE HAYATA GEÇSEYDİ”
Geçen yılın ilk yarısında ve öncesinde Turkcell'in numara taşınabilirliğini geciktirmek için elinden gelen çabayı sarf ettiği dile getiriliyordu. Hatta sektördeki genel kanı, numara taşınabilirliği hayata geçtiğinde Turkcell'in ciddi oranlarda abone kaybı yaşayacağı yönünde oluşmaya başlamıştı. Turkcell'in zirve keyfine son verecek en kestirme yol da bu gibi görünüyordu. Numara taşınabilirliği operatörler arasındaki uzun soluklu bir yarış. Ancak ilk verilerin beklendiği gibi Turkcell'in aleyhinde olmadığı da bir gerçek. 31 Aralık itibariyle, yani numara taşınabilirliği uygulamasının başlamasının ardından 53 gün geçtikten sonra, 294 bin abone, rakiplerinden Turkcell'e geçti.

Süreyya Ciliv, “Başından beri numara taşınabilirliğinin pek fazla bir şeyi değiştirmeyeceğini söylüyorduk” diyor ve bu kanının nasıl oluştuğunu anlatıyor: “Rakiplerimiz, Vodafone ve Saudi Oger gibi finansal açıdan çok güçlü grupların bünyelerinde yer alıyor. Aslında her iki rakibimiz de kaynak bakımından bizden üstün. Tabii bu şirketler, Türkiye'deki yatırımları için çok becerikli profesyonelleri göreve getiriyorlar. O profesyoneller de aldıkları paranın hakkını vermek için çok çalışıyorlar ve içlerinde doğal olarak bir kazanma arzusu var. Çalışıyorlar, uğraşıyorlar ve doğrusunu yapıyorlar. Numara taşınabilirliğindeki beklentiyi de onların bu arzusu yarattı.”

Ciliv, numara taşınabilirliğini geciktirmek bir yana “keşke daha önce hayata geçseydi” bile dediklerini söylüyor: “Beş sene önceki ortamı bir düşünün. Pazarda Turkcell ve Telsim var. O zaman numara taşınabilirliği olsaydı dengeler çok değişebilir miydi? Bence değişmezdi. Yoksa zaten biliyoruz ki, müşterilerimizin birçoğu, Turkcell içinde bile numaralarını sık sık değiştiriyorlar. O yüzden Turkcell'e olan bağlılıkları sırf numaradan değildi, biz bunun farkındaydık.”

Geçen yılın sonu itibariyle 700 bine yakın abone numarasını taşımış görünüyor. Bunun 294 bini Turkcell'e gitmiş görünse bile şimdi de bu abonelerin ne kadar gerçek olduğu tartışılıyor. Bayilerin operatörlerden abone başına 10-15 TL arasında prim alabilmek için gezer aboneler yarattığı söyleniyor. Ciliv, “Başlangıçta numara taşınabilirliği için talep ettiğimiz düzenleyici kurallar vardı. Fakat rakiplerimiz büyük bir iştahla yapılması zorunlu önerilerimizi bile kabul etmediler ve ortaya böyle bir tablo çıktı. Eğer bir açıklık bırakırsanız dünyanın neresinde olursa olsun insanlar bundan faydalanmaya çalışır. Bizim başlangıçta önerdiğimiz şartlar bu açıkları azaltma yönündeydi. Şimdi bütün operatörler bu durumdan zarar görüyor. Umarım bundan sonra bir düzeltme yapılır.”

HEDEFLER YURT DIŞINDA DA TUTTU
Türkiye'deki kaotik rekabet ortamı ve çıkan haberler, büyük resmi, dolayısıyla Ciliv'in asıl hedefini şimdilik perdeliyor. Turkcell 15 yıllık bir şirket. Önce tek rakibi Telsim'di, sonra Aria ile rekabet geldi. Ardından Aycell kuruldu. Sonrasında Aria ve Aycell birleşip Avea oldu. Ve nihayet Avrupa'nın en büyüğü Vodafone, Telsim'i satın alarak Türkiye pazarına girdi. Sonuçta Türkiye'de halen liderliğini koruyan bir şirket var karşımızda. Ancak hiçbir zaman sadece bu kadarı olmadı Turkcell. Şirketin bugün sekiz ülkede ve toplam 150 milyon nüfuslu bir coğrafyada 60 milyon abonesi var. Türkiye'deki abone sayısı ise, toplam abonelerinin ancak yüzde 60'ını kapsıyor.

Peki ya diğer ülkelerdeki durumu? Şirketin Ukrayna, Belarus, Kazakistan, Azerbaycan, Gürcistan, Moldova ve KKTC'de faaliyet gösteren iştirakleri var. Ciliv, yurt dışındaki ştirakleri için, “İnanın hepsi çok başarılılar. Son üç ayda içlerinden bazıları bulundukları pazarlarda hızlı değişimlere tanık oldular. Ukrayna pazarı aniden ve çok hızlı bir şekilde değişti, ciddi bir devalüasyon oldu. Belarus'ta ise devalüasyon yüzde 20'lere yaklaştı. Oradaki operasyonlarımıza bakınca ekiplerimizin gerçekten ciddi, yoğun bir şekilde bizim iş planlarımızı uyguladıklarını görüyoruz. Pazar paylarını korumayı başardılar” diyor.

TURKCELL MICROSOFT'U GEÇEBİLİR Mİ?
Turkcell'e iştirakleri ile birlikte bakınca tablo tamamen değişiyor. Süreyya Ciliv, Turkcell'in başına geleli iki yıl oldu. İlk yılın sonunda elde edilen performansla, yani 2007 yılı rakamlarıyla Businessweek dergisi tarafından 2008 Şubat'ında dünyanın en başarılı 25'inci teknoloji şirketi seçildi. İlginç bir tesadüf ama Süreyya Ciliv'in eski şirketi Microsoft, listede Turkcell'in sadece iki basamak üstünde. Önümüzdeki aylarda Businessweek, şirketlerin 2008 rakamlarına göre yapacağı yeni sıralamasını yayınlayacak. Turkcell, geçen yılı hem büyüyerek, hem de hisse senedi bazında yurt dışındaki şirketlere oranla nispeten daha az değer kaybıyla kapatmış görünüyor. Dolayısıyla bu yıl listede birkaç basamak birden yükselmesi hiç de sürpriz olmaz. Peki ya Microsoft? Ciliv'e göre, Turkcell'in listede üst sıraya tırmanması söz konusu olabilir ama iş eski şirketini geçme konusuna gelince temkinli konuşuyor: “İşin gerçeği Microsoft'un satışları 60 milyar dolara yakın. Bizim 7-8 mislimiz daha büyük ve kârlılıkları da bizden çok daha yüksek. Yüzde 30'a yakın kâr elde ediyorlar. O yüzden biz bu listede öne çıkabiliriz fakat Microsoft yine de bütün dünyada teknolojiyi yönlendiren ve ilk akla gelen şirketlerden.”

“İLK ÜÇ TEKNOLOJİ ŞİRKETİNDEN BİRİ OLABİLİRİZ”
Ancak Ciliv'in Microsoft'u geçmekten çok daha iddialı bir hedefi var: “Benim hedefim her sene biraz daha ileriye giderek Turkcell'i dünyanın bilinen iletişim ve teknoloji liderlerinden biri haline getirmek. Bu alanda ciddi bir şansımız olduğuna bütün tecrübem ve kalbimle inanıyorum. Bugün dünyanın en başarılı yatırımcılarından Warren Buffet, teknoloji firmalarına hiç yatırım yapmamış. Bunlar arasında çok sevdiği, saygı duyduğu ve güvendiği arkadaşı Bill Gates'in şirketi de var. Acaba neden? Yatırım yapmıyor çünkü teknoloji dünyası o kadar hızlı değişiyor ki kimin pozisyonunu kaybedeceği, kimin aniden ortaya çıkacağı, teknolojiyi iyi bilmeyen kişiler tarafından tahmin edilmesi çok zor bir problem haline geliyor. Önümüzdeki beş sene içinde de telekomünikasyon ve teknoloji dünyası hızla değişecek. Nasıl Finlandiya'dan Nokia çıktıysa, doğru adımlarla Turkcell dünyanın iletişim ve teknoloji liderlerinden birisi olabilir. Hatta ilk üçün içinde de yer alabilir. Bu konuma gelebilmek tamamen bize kalmış. Üç, beş veya on sene sürebilir.”
Ciliv bu nedenle ilk geldiği günden itibaren “işimiz teknoloji” dediğini ve yeniliğe çok açık olmaları gerektiğini vurgulamış. İnovasyonun Turkcell'in bir numaralı rekabet avantajı olmasını istiyor ve “Bazen bugünkü işlerimizi tehlikeye düşürse bile işimizi yeni teknolojilerle yeniden icat etmeye açık olmalıyız” diyor.

“TURKCELL'E RAKİP OLSAM BEN DE ZORLANIRDIM”
Acaba rakip operatörlerin birinin CEO'su Süreyya Ciliv olsaydı Turkcell'e yetişip onu geride bırakabilir miydi? İşte ilginç bir itiraf: Ciliv, bu soruya dünyanın en ünlü yatırımcısı Warren Buffet'ın yazdığı kitaplarda sıkça vurguladığı “Yöneticiler de bir yere kadar fark yaratabilir” sözüyle cevaplıyor. Ciliv, “Kötü bir işin başına iyi bir yönetici getirseniz de sonuç iyi olmayabilir. Aradaki yatırım farkını kapatamazsanız yöneticiler de belli bir yere kadar fark yaratabilir. Operatörler arasındaki bu fark ya teknolojideki ciddi bir buluşla veya uzun süre zarar etmeyi göze almış kararlı bir yatırımcıyla kapanabilir. Fark devam ettiği sürece ben ya da bir başkası fark yaratmakta zorlanır.”

Aslında bu durumun Ciliv'e göre çok basit bir açıklaması var: “Hiçbir yerde şirketler sebepsiz yere liderlik koltuğuna oturmamıştır. Bu şirketlerin başarılı olmaları tesadüf değildir. Arkasında mutlaka önemli sebepler vardır. İşlerini iyi yapan, müşterilerini memnun eden, daha çok çalışan, daha çok yatırım yapan firmaların bu performansına karşı daha az performans gösteren bir rakibinin başarılı olma ihtimali her zaman azdır.” Ancak şirket liderliğini garanti olarak görüyorsa rekabet etmenin kolay olabileceğini söyleyen Ciliv, “Geçmişteki başarılarımız bize güven veriyor, gurur duyuyoruz. Fakat yarın için hiçbir garantisi yok, bunu da çok iyi biliyoruz. O yüzden çalışma tempomuz azalmıyor, aksine artıyor. Her gün her müşterimizi tekrar kazanmak için çok çalışmamız gerekiyor, müşterilerimizi çok memnun etmeliyiz” diyor.

TURKCELL'İN ORTAKLIK YAPISI DEĞİŞİR Mİ?
Uzun zamandır Turkcell'in hissedarlarından Rus Alfa Grubu'nun elinde bulundurduğu Turkcell hisselerini satabileceği yönünde haberler yapılıyor. Bu hisselerin bir bölümünün diğer hissedar olan Finli Sonera'nın eline geçmesi durumunda, şirketin yönetimin de el değiştirebileceğinden bahsediyor. Ciliv bu konuda şöyle diyor: “Gerçekten uzun zamandır bu konuda hiçbir değişiklik yok. Fakat İngilizce bir söz vardır: Nothing is forever. (Hiçbir şey sonsuza kadar sürmez.) Belki belli bir tarihte ortaklık yapısında değişiklik olur fakat ne zaman ve ne yönde bir değişiklik olabileceği hakkında hiçbir fikrim yok.”

Ciliv, çok çetin bir rekabet ortamında çalıştığını, teknolojinin hızla değiştiğini dolayısıyla dikkatini gerektiren bunca işe bile zor yetiştiğini belirterek ortaklık yapısı ne olur diye hiç düşünmediğini söylüyor. Diğer yandan yönetim kuruluna bağlı olarak çalıştığını söyleyen Ciliv, “Beni uygun gördükleri sürede görevde tutabilirler. Yönetim kurulu değişir, şartlar değişirse tabii ki tercihen işime son da verebilirler. Ben de işimi, sadece çocuklarıma makarna, et, süt götürmek, kiralarını ödemek için değil çok sevdiğim için de yapıyorum. Türkiye'ye, milletime, şirketime ve Turkcell çalışanlarına faydalı olabileceğime inandığım sürece buradayım” diyor.

“TELLCOM'UN İŞİ ÇOK ZOR”
Grup şirketlerimizden Tellcom'un Türk Telekom gibi çok ciddi ve büyük bir rakibi var. Türk Telekom sabit telefon ve internet konusunda yüzde 99'a yakın pazar payına sahip. Ve maalesef Tellcom bu iki pazarda da Türk Telekom ile rekabet edebilecek konumda değil. Çok odaklı gidip izin verildiği yerlerde rekabet eden bir şirket olacak. Türk Telekom 160 yıla yakın bir zamanda 17 milyon haneye bakır hatlarla bağlantı kurmasını becermiş. Devletimizin kaynaklarını kullanmış bir şirketti, şimdi özelleştirildi. Yatırımcısı da şimdi büyük paralar verip aldıkları Türk Telekom'dan maksimum nasıl kazanacaklarına odaklanmış durumdalar. O yüzden de altyapısını açmıyorlar, kullandırmıyorlar.
Tellcom ve benzeri firmalar burada çok büyük bir sıkıntı içinde. Biliyorsunuz bu pazarda birçok dev gibi holdingin firmaları bile tutunamayıp bu piyasadan çekildiler. Türk Telekom özelleştirildi ama bu pazarlar henüz rekabete tam olarak açılmadı. Bunlar açılırlarsa Tellcom da izin verilen pazarlarda yatırım yaparak büyümeye çalışacak. Bugün her eve fiber hat döşemek imkansız. Fiber hatlar Amerika ve Avrupa'da yüzde 5 civarında. Sadece Kore, Japonya ve Singapur'da oranlar biraz daha yüksek. Çünkü inanılmaz yüksek maliyetler söz konusu ve bu yüzden ekonomik olduğu yerler sınırlı. Türk Telekom'un özelleştirilmesindeki orijinal plan, Türk Telekom'un alt yapısının diğer şirketlere açılmasıydı. Biz bunu bekliyoruz. Bunun olacağına dair açıklamalar var, umarım gerçekleşir.

BEYOĞLU GÜZEL AMA...
Türkiye'de şirketlerin gücü genellikle genel müdürlük binalarına yansır. Türkiye'nin en büyük şirketleri büyük gökdelenler yaptırdılar yıllardır. Ancak İMKB'nin en değerli şirketi Turkcell'in Beyoğlu'ndaki genel müdürlük binası mutlak bir gövde gösterisinden hayli uzak görünüyor. Süreyya Ciliv, “Biz öncelikle masraflarımıza çok dikkat eden bir şirketiz. İkincisi çalışanlarımız için de onların hem yaratıcı hem verimli olabilecekleri ortamı yaratmak niyetindeyiz. Bizim için kabul edilmeyecek olan, gösteriş ve parayı boşa harcamaktır.

Açıkçası içinde bulunduğumuz yerin muazzam artıları var. Türkiye'nin en hareketli noktalarından birinde, İstiklal Caddesi'nin üstündeyiz. Çok renkli bir yerdeyiz. Etrafımızda her türlü yemek, insan ve eğlence yeri mevcut. Fakat biraz sıkışıklığımız var. Onu da aşmamız gerekiyor. Gerçekten burayı çok seviyoruz. Bundan belli bir süre önce Beyoğlu'ndan taşınmaya çok hazır görünüyorduk. Fakat şimdi Beyoğlu'nu çok seviyoruz. Beyoğlu'na sahip çıkıyoruz, Kasımpaşaspor'a sahip çıkıyoruz, Yeşilçam Film Festivali'ne sahip çıkıyoruz. Kısa dönemde burada kalacağımız kesin fakat çalışanlarımıza onların verimli olacağı alanı yaratmak da bizim görevimiz. Halen bir çözüm yolu üretmeye çalışıyoruz.”

Hiç yorum yok: