13 May 2008

Vodafone'da Atilla Vitai Dönemi Biterken

Atilla Vitai Dönemi Biterken

Fusun Nebil, 9 Mayıs 2008

Bugün akşam saatlerinde Vodafone’dan gelen bir açıklamada CEO Atilla Vitai’nin görevinden ayrıldığı bildiriliyordu. Telefonlar hemen çalışmaya başladı “Acaba neden ayrıldı?”. Çünkü, Vitai’nin “hemen” ayrılacağına dair herhangi bir işaret bulunmuyordu. Bugüne bakıldığında, Vitai’nin gidişine resmi neden açıklanmamasına karşın, pazarda “Türkiye’yi tam anlayamamak, Vodafone içinde Türk yöneticilere ve pazarı bilmelerine önem vermemek” şeklinde tahminler yapılıyor. Aydın Çamlıbel’in Türk Telekom’a kaptırılmasının da bir dönüm noktası olduğunu düşünenler var.

Bugün akşam saatlerinde Vodafone’dan gelen bir açıklamada CEO Atilla Vitai’nin görevinden ayrıldığı bildiriliyordu. Telefonlar hemen çalışmaya başladı “Acaba neden ayrıldı?”. Çünkü, Vitai’nin “hemen” ayrılacağına dair herhangi bir işaret bulunmuyordu.

Gerçi 2007 sonunda, Vodafone Türkiye’nin, yılın başında belirtildiği ya da beklendiği kadar başarılı olamadığı ve bu nedenle Vitai’nin gideceği yorumları yapılmıştı ama Vodafone’un mali yılı, bizdeki gibi yıl sonunda değildi. Vitai’de o günlerde yerini korudu. Hatta etrafına “2009’da emekli olarak ayrılacağı” şeklinde konuştuğu da kulağımıza kadar geldi.

“Peki aniden ne oldu da Vitai ayrıldı?”.

1 yıl önce, Süreyya Ciliv’in Turkcell’in başına geçtiği ocak 2007’den, nerdeyse Turkcell’in 2.çeyrek sonuçlarının açıklandığı döneme kadar en çok tartışılan konu, Turkcell’in kaybetmeye başlayacağı tartışmasıydı. Ama şimdi durum pek öyle görünmüyor.

Turkcell’de Genel Müdürsüz geçirdiği, 2006 boyunca ve hatta 2007 ilk çeyrekte durgun giden sonuçlar, 2007 2.çeyrek ile birlikte değişti. Heyecan içeren bir dalga haline geldi. Bu heyecana yurtdışı borsalar bile katıldılar ve sürekli “Turkcell hissesi alın” önerilerinde bulundular. Gerçi Turkcell’ciler 2008 ilk çeyrek sonuçlarından çok mutlu olmadıklarını belirtiyorlar. Ama bu biraz da, “bize daha başarılı olmak yakışır” türü bir büyüklük ifadesi gibi.

Muhtemelen Vitai’nin gidişini hazırlayan da bu, yani genelde Turkcell’in gidişatı ve özelde de dün açıklanan Turkcell 1.çeyrek sonuçları ile, Vodafone’un mali yıl sonuçları (ki 31 mart 2008 itibariyle alınıyor ve 28 mayısta açıklanacak) arasındaki ilişki.

Vodafone, Telsim'in yönetimini haziran 2006’da TMSF’den teslim aldığında, Genel Müdürlüğe atanan Atilla Vitai için pazarın ilk dikkat ettiği husus “Macarca bilmeyen bir Macar” olduğuydu. Yani, Vitai’nin "İngiliz olmaktan memnun olduğu ve Türkiye’ye ısınamayacağı" yorumları vardı.

Vitai'nin 1 yıl önce yaptığı ve 38 kuruşluk dakika fiyatı açıkladığı basın toplantısı ve hemen arkasından Kazlıçeşme’de düzenlenen kutlamada ise performansı yüksek olacak izlenimi vermişti.

Ben Vitai ile görüştüğüm muhtelif ortamlarda, aslında kocaman açtığı mavi gözleri ile dikkatle dinleyen, cevap veren ve zaman zaman destekleyen bir centilmen gördüm. Nisan 2007’de bir röportaj yaptık, Vitai röportaja şu sözlerle girdi;


Ben maillerimi saklamam ama 1 tanesi aylardır saklıyorum. İngiltere’den gönderildi bu mail.


İngiltere’den gelen mailde, turk.internet.com’da İngilizce olarak yayınlanan ve 2007 başındaki mobil sektörü özetleyen[4] bir yazının bulunduğunu belirten Vitai, Vodafone’un daha fazla abone aldığı şeklindeki ifadesine yazarımız Bülent Hekimoğlu’nun yaptığı yoruma kızmıştı.

Biz röportajımız sırasında her sorumuza doyurucu ve profesyonel cevaplar veren bir Vitai gördük. Ama genel olarak yorumlarsak, Telsim’in 10 küsur yıllık insan kaynağını yetersiz gören, Vodafone’u öne çıkaran ve dünya çapında bir şirket olduğunu, dolayısıyla herşeyi daha iyi yapacağını vurgulayan bir yaklaşım sözkonusuydu. Bize teknik altyapıda, insan kaynağının gelişmesine yönelik çalışmalar yaptıklarını, personele bir yandan İngilizce öğretirken, çeşitli konularda İngiltere’den getirdikleri eğitimcilerin verdiği eğitimlerden bahsetti.

Türkiye için klasik sevecen sözler söyleyen, Türklerin “düzgün, onurlu insanlar” olduğunu belirten sözlerinin yanında, Atilla Vitai için göreve atandığı andan itibaren ilk yapılan “İngiliz olmayı çok seviyor” yorumu hep devam etti. Bununla Türkiye’yi, çalıştığı ortamın iş kültürünü pek dikkate almadığı, kendisini bir sömürge valisi olarak gördüğü tür eleştiriler hep yapıldı.

Vodafone'da Türk elemanların geri plana itildikleri, İngilizlerin üst düzeylere atandığı şeklindeki eleştirileri içeren bir yazımız sonrasında, bir gazetenin insan kaynakları ekinde Vitai’nin kendi elemanları ile kahvaltı eden bir CEO olduğu şeklinde röportaj yayınlanmıştı ve çalışanlar Vitai için çok güzel sözler belirtiyorlardı ama yine de bu eleştiriler kesilmedi.

Vitai'nin gidişi cep telefonu sektöründe şaşkınlık yaratmamakla birlikte, ani oluşuyla beklenmedik bir durum oldu. Yorumlar, Vitai'nin Türkiye'yi pek anlayamadığı için gitmiş olabileceği şeklinde..

Vodafone'une, Türkiye’ye bazı konularda yabancı kaldığını, ben de reklamlarında hissettim. Bugünlerde başlayan “Geyik” kampanyası ilk defa ortamı, özellikle üniversite gençliğini gerçekten heyecanlandırmakla birlikte, önceki reklamların Türkiye’yi anlamış olma olasılığı zayıf. Ben bir hayli eleştiriye neden olan dansöz reklamından bahsetmiyorum. Hatırlarsanız o reklamda genel anlamda “Bir Türk kızının babasına dansöz olacağını telefonla söylemesi” ters bulunmuştu. Hatta şikayetler üzerine reklam kurulu tarafından da durdurulmuştu. Ama ben başka örnekler vereceğim; siz hiç Türkiye sokaklarında gitar çalan müzisyeni (inşaatlarda şarkı söyleyen Tatlıses olsa neyse) keşfeden birilerini hatırlıyor musunuz? Ya da, ortalama bir butikteki elbiselerin tamamını satın almaya aniden karar veren bir sosyetik hanım? Ya da Almanya’da olduğu için bir müşterisiyle ilgili haberi dinlemeyecek kadar kısa konuşan patron (belki yurtdışına çıktığı için telefonunu kapatan olabilirdi)? Bunların Türkiye’de hazırlanıldığını öğrendik ama aslında Türk kültürüne yakınsamayan, yabancı kalan reklamlar oldular. Oysa ilk Vodafone reklamı başarılıydı. Hani nişanlısını cep telefonundan arayan kızın, tüm Türkiye’yi boydan boya eller üzerinde katetmesi ve şantiyedeki nişanlısına ulaşabilmesi şeklindeki reklam.

Üstelik karşılarında Selocan'lar, Tavuk, Acun Ilıcalı, Cem Yılmaz gibi başarılı reklamlar varken..

Reklam demişken, Türk yöneticilere yeterli değer verilmiyor bakış açısının bir tezahürü de, Satış Teşkilatının başındaki yönetici yani Uzan ve TMSF döneminden bu yana gelen başarılı Aydın Çamlıbel'in Türk Telekom'a kaptırılması oldu. Gerçi arka planda Vitai'nin Çamlıbel'e çok değer verdiğini de biliyoruz. Ama gitmesini de önleyemedi ve bunun bir dönüm noktası olduğunu düşünenler var.

Diğer yandan Arun Sarin’in 3GSM Konferansında yaptığı açıklama da, Vodafone’un aslında Türkiye’yi iyi anlayamadığını gösteriyor. Sarin, Vodafone'un eylül 2007'deki 3G ihalesine katılmama nedeninin Ulaştırma Bakanlığı olduğunu açıklayıvermişti. İlginç ve belki yapılması doğru bir konuşmaydı. Ulaştırma Bakanı Binali Yıldırım "Vodafone onlar, anı yaşarlar" gibi bir cevap verdi ve konuyu geçiştirdi. Tarihe not olarak düşüldü ama Vodafone’a hükümet nezdinde eksi puan da getirdi.

Tabi, Vitai’nin gidişine, “altyapıdaki başarısızlık” nedeni gösterenler de var. Çok düşük bir fiyatla Motorola’ya verilen altyapının, henüz istenen seviyeye ya da kaliteye gelemediği görülüyor. Geçen yıl ortalarında kapsama alanına ait bir reklamla birlikte, Vitai’nin 2007 haziranında katıldığı bir toplantıda İstanbul’un % 90+’unu kapsadıkları şeklindeki açıklamasına Telekomünikasyon Kurumu henüz kapsama ölçümlerinin mümkün olmadığı cevabını ve bir Avea mühendisi “bunu neye göre hesaplıyorsunuz” tepkisini vermişti. O günden sonra kapsama alanının üstün olduğuna dair bir ifade duymadık.

Yukarıda bahsettiğim röportajımız sırasında Vitai, Ege Bölgesi ve İstanbul’da çok iyi bir kapsama alanı yarattıklarını belirtmişti. Ancak bugün Vodafone abonelerinin zaman zaman hem internet hem de ses iletiminde kalite sorunları yaşadığı belirtiliyor.

Üst kattaki bir inşaat çalışması nedeniyle teybimizde gürültüler arasında ifadelerini ayıramayıp, yayınlamayı başaramadığımız nisan 2007 röportajında Vitai’nin konuştukları içinde hatırladığım önemli bir not da, Vodafone’un abonelerin çebindeki 50 YTL’nin hepsine talip olduklarıydı. Vitai bunu “Rakibiniz kim? Türk Telekom mu, Turkcell mi, Avea mı? şeklindeki sorumuza cevap olarak vermişti. Belirttiği şuydu : “Bizim rakibimiz Türk Telekom ya da Turkcell değil. Biz abonemizin cebindeki tüm paraya talibiz.” Vitai’nin belirttiği, cep telefonu sektörünün artık ses iletiminin ötesine geçildiği, abonelerin pizza ısmarlayacağı zaman, bunu telefon üzerinden yapmasını, müzik dinleyeceği zaman bunu cep telefonundan indirerek yapmasını sağlayacaklarıydı.

Ancak Vodafone’un son 1 yılına baktığımızda, katma değerli servisler açısından da önemli bir gelişme ya da farklılık yaratamadığını görüyoruz. Oysa Turkcell ve Avea bu konularda çok iyi, mesela “mobil imza” başta olmak üzere pek çok gelişmeler yaptılar.

Özetle duruma baktığımızda Atilla Vitai’nin ani bir şekilde, yerine birisi atanmadan ayrıldığını görüyoruz. Vodafone'dan neden açıklanmamasına karşın, sektördeki yorumlar, bunun arkasındaki nedenin Vodafone’un Türkiye’de beklediği yere gelememesi olduğuna işaret ediyor.

Hiç yorum yok: